Grand Touring otomobili olarak tasarlanan Type 49, Bugatti tarafından üretilen tek eksantrik milli, sıralı sekiz motora sahip olan son otomobildi.
O dönemde hız için yapılan diğer Bugatti otomobillerinin aksine, Type 49, üstü açık bir kişisel lüks araç olarak kabul edilebilirdi. Tutkuyla inşa edilmiş ve 1000 adetten az üretilmesine rağmen dikkatleri üzerine çeken ünlü bir araç haline gelmiştir.

Dışarıdan bakıldığında, radyatörün at nalı şekli piyasada benzersizdi. Yedek tekerlekler motor bölmesini çevreliyordu. Uzun, kavisli tekerlek kemerleri, farları krom bir çubukla destekledi. Arabanın en ilginç özelliklerinden biri alüminyumdan yapılmış türbin çarklarıydı. O dönemin arabalarının çoğunda hala topçu tekerlekleri veya kapaklı çelik tekerlekler vardı. Ama Type 49 değil. Bugatti, yalnızca dışarıdan erişilebilen kısa kabinin arkasına ayrı bir bagaj yerleştirdi.

İçeride, Fransız otomobil üreticisi, ön panel ve kapı panellerine deri kaplı bir iç mekan ve gerçek ahşap yerleştirdi. Tüm kollar ve düğmeler metaldi ve bazıları cilalıydı. Dört kollu direksiyon simidi büyüktü ve ahşap bir taç içeriyordu. Bugatti, müşterilerine iyi baktı ve araca bölünmüş bir ön sıra ve arkada daha küçük bir sıra sundu. Birinin sürücünün arkasına oturabileceğine inanmak zor olsa da, otomobil üreticisi yine de onları kurdu.

Kaputun altında, sıralı sekiz motor çift bujili ateşleme sistemine sahipti. Bir eksantrik miline sahip olmasına rağmen, silindir başına üç supabı vardı: ikisi emme ve biri egzoz için. Bugatti, onu dört vitesli bir manuel şanzımanla eşleştirdi.